Ödemiş'in Nefesi Kesiliyor: Koza-Der Zehir Alarmı Verdi!
Ödemiş'te kurulması planlanan katı atık yakma ve enerji üretim tesisine ilişkin tartışmalar büyüyor.
Koza Hareketi Derneği (Koza-Der) Başkanı Selahattin Bağlı, tesisin hem yerleşim yerlerine yakınlığı hem de yaratacağı kimyasal yük nedeniyle Küçük Menderes Havzası’nın geleceğini tehdit ettiğini söyledi.
Bağlı’nın değerlendirmelerine göre tesis, günlük 500 tona yaklaşan atığı yakarak enerjiye dönüştürecek. Dört ayrı ünitenin çalışacağı projede, her ünitenin 120–125 ton arasında atık işlemesi bekleniyor. Bu işlem sonunda ortaya çıkan kalıntının yalnızca külle sınırlı olmadığını vurgulayan Bağlı, yakma sürecinin tonlarca uçucu partikülü havaya taşıyacağını ifade etti.
Bağlı, uçucu maddenin sıradan bir toz olmadığını belirterek, karbondioksit, karbonmonoksit, kükürt dioksit ve metan gibi gazların insan sağlığı üzerinde kalıcı etkiler bırakabileceğine dikkat çekti. “Kükürt dioksit yağışla birleştiğinde sülfürik aside dönüşüyor. Bu da toprağın yapısını bozarak meyve ve sebzelerin gelişimini olumsuz etkiliyor. Bölgenin tarımsal zenginliği risk altında” dedi.
“Ödemiş merkeze 800 metre uzaklıkta… Bu mesafe kabul edilemez”
Projenin yer seçiminin başlı başına bir sorun olduğunu belirten Bağlı, tesisin ilçe merkezine sadece 800 metre mesafede planlanmasını büyük bir hata olarak nitelendirdi. Bağlı, “Filtreler her ne kadar koruma sağladığı iddia edilse de hiçbir filtre zehirli gazları tamamen engelleyemez. Rüzgâr yönü değiştiğinde dumanın ovaya, mahallelere ve üretim sahalarına yayılması kaçınılmazdır” diyerek uyardı.
Tesisin yakın çevresindeki Bozdağ ve Balabanlı meralarının, havaya karışacak kimyasallardan en çok etkilenecek alanlar arasında olduğunu söyleyen Bağlı, bölgede binlerce hayvanın otladığını, duman ve tozun meraya çöktüğü durumda hem hayvan sağlığının hem de üreticinin gelirinin zarar göreceğini dile getirdi.
“Ürün kalitesinden hayvancılığa kadar zincirleme bir yıkım riski var”
Koza-Der Başkanı, yakma tesisinin özellikle incir, kestane, patates, kiraz ve çilek gibi bölgede üretimi yoğun olan ürünlerde kalite düşüşüne yol açabileceğini, bitkilerin yapraklarında sararma, çürüme ve verim kaybının yaşanabileceğini belirtti. Bağlı, “Bu etki sadece tarlayla sınırlı kalmaz. Hayvancılık, üretici geliri, hatta bölgenin ekonomisi bile zincirleme etkilenir” dedi.
“Bu mesele siyaset değil; yaşam hakkı meselesi”
ÇED olumlu kararına karşı yürütmenin durdurulması talebiyle açtıkları davanın sürdüğünü hatırlatan Bağlı, önümüzdeki günlerde yapılacak bilirkişi incelemesinin kritik olduğunu vurguladı. İnceleme günü tüm yurttaşları sürece katılmaya çağıran Bağlı, şunları söyledi:
“Bu konu bir görüş ayrılığı değil; bu bizim yaşam hakkımız. Çocuklarımızın geleceği, havası, toprağı ve suyu için buradayız. Hep birlikte sahip çıkmadığımız sürece geri dönüşü olmayan sonuçlarla karşılaşabiliriz.”


