İsa Bey Camii tarihe ışık tutuyor

Kiraz'daki İsa Bey Camii'nde 30 yıl boyunca müezzin olarak görev yapan ve emekliliğinde de görevini fahri...

İsa Bey Camii tarihe ışık tutuyor
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Kiraz’daki İsa Bey Camii’nde 30 yıl boyunca müezzin olarak görev yapan ve emekliliğinde de görevini fahri olarak sürdüren Yusuf Kamer, tarihi caminin öyküsünü anlattı. İsabey Camii’nin tarihiyle ilgili yeterli araştırma olmadan önce caminin “Koca Camii” veya “Çarşı Camii” olarak anıldığını söyleyen Kamer, 1972 yılında yapılan çalışmalar sonrası caminin İsa Bey adını aldığını açıkladı.

İsa Bey Camii’nin Birgi’deki Ulu Camii ile birlikte yaptırıldığını söyleyen Kamer, “İsa Bey Camii keşfedilmeden önce, “Koca Cami” ya da “Çarşı Camii” diye anılıyordu. Bu caminin tamir edilmesi gerekti. Bazı yerleri bozulmaya yıkılmaya başlamıştı. Öndeki kolonlar ağaçtan yapılmıştı öncesinde bu yüzden tavanlar çökmeye başlamıştı. O günkü Kuran Kursu başkanı tarafından durum Ankara’ya bildirildi. Ankara’dan 1972 yılında Dr. İlhan Akçay Bey Anıtlar Kurulu’ndan görevlendirildi.

“Daha önce burada 1500 yıllık kilise olduğu tespit edildi”

Tarihi eser olup olmadığı tespit için gelmişti. Bu caminin tarihi bir yapı olduğunu İlhan Bey keşfetti. Girişteki taşlardan yapısından üzerindeki şekillerden tarihi bir değeri olduğunu fark etti. 

Bu taşların yapısından bu caminin altında bir kilise olduğunu, yaklaşık 1500 yıllık Bizans kilisesi olduğunu söyledi. Sonradan Mehmet oğlu İsa Bey’in Birgi Camiini yaparken bu kilisenin de yanına bir minare ekleterek camiye çevirdiğini tespit etti. Bu minare camiden önce yapılmış kiliseden de sonra yapılmış durumda hepsinin arasında yıllar farkı var. Kilisenin gövdesine eklenmiş bu minarenin de asıl giriş kapısı diğer taraftandır. Şimdi minarenin kapısı içeriden gövdesine açılmış şekildedir.

“Heyelan sonrası yerine yeni cami inşa edilmiş” 

Kilisenin üst tarafı doğal yollarla tahrip olunca, eklemelerle mevcut caminin duvarları yapılmış. Fakat Bozdağ tarafından bir heyelan inmiş, bu heyelanla camiinin alt tarafını kapatmış doldurmuş, orayı açmak yerine üzerine yeni bir camii inşa edilmiş. 1972 yılında, İlhan bey gelince daha derinde bir taban olduğunu alt tarafını temizleyebilirsek bir caminin ortaya çıkacağını söyledi. Sonra bu caminin İsa Bey tarafından yaptırıldığına dair raporu hazırlayıp Ankara’ya bildirdi. Bu şekilde İsa Bey Camii ismini almış oldu.

Şu an mevcut görünen cami sonradan yapılmış, kirazdaki hayırseverlerin katkılarıyla olmuştur. Hatta o zamanlar için duyduğum tavanda kullanılan kavak ağaçlarının “kadın deresi” mevkiinden getirilmesi konusunda sorun yaşanmış camiyi bir baştan bir başa kaplayacak şekilde bir uzunluğa sahip olduğu için küçük Menderes çayının akması beklenmiş, akıntıyla beraber sürüklenen ağaçları ilçe merkezinde alıp camii yapımında kullanmışlar. Bu anlattığımın 60 yıl önce yaşandığını duymuştum ben, şahit olmadım.

Selçuk’taki camiyle aynı mermer kullanılmış

Şu anda alttaki bölümde işlenmiş taşlarla kilise kalıntıları hala mevcut. Kolonlardan haç işareti görmek mümkün. İsa Bey’in yaptırdığı tüm camilerde Selçuk’taki İsa Bey Camii’nde olduğu gibi mor mermer kullanılırmış, burada da şu anda üzeri sıva ile kapanmış durumda ama mor mermerden kullanılmış, bu İsa Bey’in yaptırdığı camilerin işareti gibi bir şeymiş.

Bir süre sonra bir deprem oldu, camii yine tadilat istedi, Anıtlar Kurulundan Yusuf bey gelmişti uzman olarak.

O da camiinin ağaçtan bölümlerini beton yapmayı önerdi. Bir sıkıntı daha yaşanmaması için üst tavan örtüsünü değiştirmeyi önerdi.

Caminin altında kilise bulunduğunu oradan da camii olarak faydalanabileceğimizi önerdim. Yusuf Bey de bizim burayı temizlemeyi başarırsak olabileceğini söyledi. O günkü belediye başkanı Mustafa Korkmazer ile koordineli çalışarak yapabileceğimizi söyledi. 8-10 günde 1,5 metre aşağıya inerek caminin altını temizledik. Caminin zeminindeki mermer döşemelere ulaştık. Ustalar sütunları tekrar yerine oturttu. Üstü ağaç tavandı, o bölümü de onardılar. Cami olarak 20 yıl kadar kullanıldı. Geçmiş yıllarda bir hayırsever o bölümün duvarlarını kaplattırdı. Rutubet ve nem olmaması için son şeklini de böylece almış oldu.

Üç ayrı dönemin izlerini taşıyor

Sonuç olarak bu caminin altında kalan bölüm Bizans döneminden bir kilise, yan tarafında İsa Bey tarafından yaptırılmış bir minare, üst tarafı da yıllar önce Kirazlı hayırseverlerin yaptırdığı camii olarak ortaya çıkmıştır.

Ön tarafta temizleme esnasında doğu-bati yönünde mezar derinliğinde bir çukur bulduk. İçinde de bu kilisede vaktiyle yaşamış papazların kemikleri olduğunu gördük. Hiç bozmadan üstünü kapattık” şeklinde konuştu.