Depozito Krizi Derinleşiyor: Kiracı ve Ev Sahibi Arasındaki Uçurum Büyüyor
Kira sözleşmelerinde güvence bedeli olarak alınan depozito, artık yalnızca bir rakamdan ibaret değil taraflar arasında derin bir anlaşmazlık kaynağı haline geldi. Özellikle uzun yıllar aynı evde oturan kiracılar, taşınırken karşılaştıkları tablo karşısında hayal kırıklığı yaşıyor.
Kiracılar, yıllar önce ödedikleri depozitonun, bugün iade edildiğinde alım gücü açısından büyük ölçüde eridiğini dile getiriyor. Örneğin 2018’de yatırılan 1.000 TL’lik bir depozito, yedi yıl sonra aynı tutarda geri verildiğinde, gerçek bir güvence olma özelliğini yitiriyor. Ev sahipleri ise yasal olarak yalnızca o gün alınan miktarı iade etmekle yükümlü olduklarını belirtiyor. Bu çelişki, giderek artan şekilde mahkeme salonlarına taşınıyor.
Hukukçular, kira kontratlarında aksi açıkça belirtilmediği sürece, ev sahibinin enflasyon farkını ödemek zorunda olmadığını vurguluyor. Bu da kiracı açısından hem maddi hem psikolojik bir kayba neden oluyor.
Kiracılı Evler Neden Daha Ucuza Satılıyor?
Kira ilişkilerinde yaşanan sorunlar yalnızca depozito iadesiyle sınırlı değil. Gayrimenkul piyasasında da benzer bir huzursuzluk dikkat çekiyor. İçinde kiracı bulunan evlerin, boş evlere göre daha düşük fiyata satılması yaygın bir durum haline geldi.
Bunun en temel nedeni, tahliye süreçlerinin zaman alması. Kiracıyı evden çıkarmak için açılan davalar çoğu zaman 2-3 yıl sürüyor. Bu da yatırımcıların boş daireleri tercih etmesine neden oluyor. Haliyle, kiracılı konutların değeri yüzde 10 ila 30 oranında düşebiliyor.
Emlak sektörü temsilcileri, ev sahiplerinin bu riski göz önünde bulundurarak satış fiyatlarını düşük tuttuklarını, alıcıların ise bu durumu pazarlık unsuru olarak kullandıklarını ifade ediyor.
Depozito iadesinden kiracılı ev satışına kadar uzanan bu tablo, kiracı-ev sahibi ilişkisinin sadece barınma meselesi değil, aynı zamanda ekonomik ve hukuki bir mücadeleye dönüştüğünü gösteriyor.