Çevreciler ayaklandı

Yaz mevsiminin gelmesiyle başlayan orman yangınları ve ağaç kesimlerinin arttığı bölgelere akın eden çevreciler, yaşam koşullarının...

TAKİP ET

Yaz mevsiminin gelmesiyle başlayan orman yangınları ve ağaç kesimlerinin arttığı bölgelere akın eden çevreciler, yaşam koşullarının verimli olmasına ilişkin körfezlerde yaşanan kirlilik, ağaç kesimi, derelerin yok olmasına karşın basın açıklaması için bir araya geldi. Burhaniye Çevre Platformu/ Burhaniye Sahil Siteleri Dayanışması, Edremit Siteler Birliği Derneği, Edremit Çevre Platformu'nun katıldığı ortak basın açıklamasında onlarca kişi katıldı.

Açıklamada körfezi dikkate alan Burhaniye Sahil Siteleri Dayanışması, açıklamada şunları aktardı: 'Bizler, Edremit Körfezi'nde yaşayan insanlar olarak bıktık, usandık artık. Derelerimiz, denizimiz ağır bir biçimde kirleniyor, toplu balık ve canlı ölümleri yaşanıyor, denize girenler hastalanıyor, denize girmeseniz kokudan durulmuyor, ama ne oluyor, bir tane muhatap bulunmuyor. Bütün kurumlar suçu birbirinin üzerine atıyor ya da duymazlıktan geliyor, sonuçta çözüm konusunda en ufak bir adım dahi atılmıyor.

Peki biz ne istiyoruz? Kapasiteleri yaz nüfusunu karşılayacak ileri arıtma tesisleri istiyoruz, kanalizasyonu olmayan yerlere kanalizasyon yapılsın istiyoruz. Dereleri, denizimizi kirletenlerin caydırıcı cezalarla cezalandırılmasını ve bir daha doğayı kirletmemelerini istiyoruz. Göz göre göre hasta olmak istemiyoruz, canlıların ölmesine şahit olmak istemiyoruz.

Bakın Anayasa'nın 56. maddesinde ne yazıyor: 'Herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir.' Duyuyor musunuz, ne diyor? Ödevidir diyor. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan herkesin görevi ve ödevidir diyor.

Biz görev ve ödevimizi yapıyor ve bu duruma isyan ediyoruz. Edremit Körfezi ölmesin diyoruz. Devleti ve ilgili kurumları da görev ve ödevlerini yapmaya çağırıyoruz.

Açın kulaklarınızı ve duyun insanların sesini! Duyun doğanın çığlığını! Büyük şehir, küçük şehir diyerek sorumluluktan kaçmayın, birbirinizi suçlamayın. Yeter artık hepiniz suçlusunuz, temiz bir doğa, yaşanabilir bir çevreden başka bir talebimiz yok. Yakında hepimizi birden yutacak olan bu kirliliği engellemek için harekete geçin! Bir an önce!'

Basın açıklamamıza Akbelen direnişçilerine Edremit Körfezinden kocaman bir selam  ve dayanışma göndererek başlamak istiyorum izninizle.

Bugün, burada hiç duymadığımız ya da hiç bilmediğimiz cümleler kurmayacağız. Çünkü içinde yaşadığımız ekosistem öylesine yağmalanıyor ve talan ediliyor ki; Her yer tehdit altında ve hızla tükenirken bizler de bunun şahitliğini yapıyoruz üzülerek.

Sulak alanları, tarım arazilerini ve zeytinlikleri imara açmak, son yıllarda bölgemizde faaliyet gösteren madenlerin varlığı ve yıkıcı etkisi, endüstriyel işletmelerin artması, sulama amaçlı sayısız kuyunun açılması ve tüm bunların denetimsizliği sonucu artan susuzluk ve yeraltı sularına karışan deniz suyunun içme suyumuza karışması, buna bağlı olarak erişilebilir temiz su ihtiyacı, derelerimizin ve denizlerimizin kirliliği, gündemimizin en can yakıcı konuları.

Gelişimini ve ekonomisini deniz turizmine ve zeytinciliğe dayandıran körfez, bugün artık ne yazık ki, alarm veriyor.

Küresel iklim değişikliği, insanoğlunu bu değişim sürecinde sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam parolası arayışına itmekte. Ekosistem içerisindeki tüm canlıların yaşamlarının sürdürülebilirliği için gıda ve suyun yanında, derelerin, sulak alanların, yeraltı sularının ve denizlerin, insan sağlığını olumsuz etkileyen limit kirlilik değerlerini aşmaması gerektiğini  hepimiz biliyoruz.

Bugün denizlerimizde balıklar ölüyor. Derelerimizdeki kimyasal ve biyolojik kirlilik sucul ekosistemini yok ediyor. Derelerimiz, doğdukları noktadan itibaren geçtikleri havzaların kirliliklerini toplayarak denize ulaştırıyor. Havran, Üvecik, Kadıncık Deresi, Edremit Çayı, Şahin Deresi, Pina, Gömeç, Güre, Akçay ve Zeytinli Derelerinin ağızlarından ve denizden alınan numunelerden çıkan tahlil sonuçları, bu kirliliği zaten yıllardır belgelemektedir.

Burhaniye'de özellikle yazın artan nüfus yoğunluğuyla beraber, hızlı ve plansız kentleşme, haraların ve fabrikaların sayısında ve kapasitesinde artışların olması, otellerin, tavuk ve büyük baş besi çiftliklerinin atıklarını, hiçbir arıtma işlemi yapmadan gizliden ya da açıktan, Havran ilçe sınırlarından itibaren, Havran, Çoruk, Kadıncık ve Üvecik Dere'lerine dökmesi; Edremit Çayı'na boca edilen arıtılmamış kanalizasyon ve diğer derelerin getirdiği kirliliklerin, esen rüzgarın yönüne göre o kıyıdan bu kıya, ya da bu kıyıdan öte kıyıya taşınmasıyla, denize girmek, artık cesaret gerektiriyor!

Sahillerimizdeki gözle görünen köpüklenme, partikül kirliliğine bağlı bulanıklık ile günün her saatinde ama özellikle geceleri deşarj işleminden sonra çok yoğun hissedilen lağım kokusu artık tahammül edilebilir boyutları çoktan aşmıştır. Tahlil sonuçlarının kağıt üzerinde  'İyi' olması, ne yazık ki artık inandırıcı olmaktan çok uzak!

BASKİ verilerine göre Edremit Körfezinde toplam 12 adet atık su arıtma tesisi var. Bunlardan ikisi ( Havran Büyükdere ve Ayvalık Merkez ) faal değil. Tüm bu arıtma tesislerinin toplam kapasitesi 621.500 kişilik.  Körfezin Altınoluk'tan Babakale'ye kadar bölümünde hiçbir arıtma tesisi yok. Verilere göre arıtma tesislerinin tamamı tam kapasite ile çalışsa bile ( ki zaman zaman çalıştırılmadığı biliniyor) yazın tüm körfezin nüfusu 1milyon 200 bin ila 1 milyon 500 bin kişiye ulaşabiliyor.  Yani her gün 1 milyon 500 bin insanın evsel atık suyunun yaklaşık 1/3'ü arıtılmakta. Geri kalan yaklaşık 1 milyon insanın evsel atık suyunun tümü hiç bir arıtmaya tabii tutulmadan doğrudan baypas edilerek derelere ya da denize akıtılmakta. Körfezdeki büyük, küçük sanayi tesislerinin, hayvan çiftliklerinin atık sularını denize ya da derelere verdiğini düşünürsek kirliliğin boyutlarını daha iyi anlamış oluruz.

Atık suların alıcı ortama ne şekilde deşarj edileceğine dair derin deniz deşarjı kriterlerinde, Madde-33'e göre; 'Denize deşarj edilecek atık suların özellikleri, parametrelerin dışında kirleticiler içeriyorsa, ekolojik dengeleri bozmayacağı bilimsel kanıtlanana kadar denize verilmemeli,' demektedir. Buradan soruyoruz, körfezdeki arıtmalardan verilen atık su, bu parametrelere uygun mudur?

Her türlü evsel ve endüstriyel atığın alıcı ortama direk deşarjı durumunda ise Madde -37 ye göre işletmeler, çevre izni almak zorunda. Bu işletmelerin, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği birimlerince yapılacak tahlillerle, denetimleri yapılır ve kirlenmeye karşı tedbir yükümlülüğü getirilir,' denmektedir. Soruyoruz, derelerimizi kirletici taşıyan kanallara çeviren işletmeler, bu yükümlülüğün dışında mıdır?

Bölgedeki işletmelerin yeni ruhsatlandırmalarda ve kapasite artışlarında arıtma sorumluluğundan kaçmaları, kümülatif etkinin yani bölgeye toplamda verdikleri ortak çevresel zararın göz önünde bulundurulmaması ve valiliklerce verilen 'ÇED gerekli değildir' kararları sadece Havran Deresi güzergahında 10'dan fazla işletmenin var olmasına neden olmuştur.

Gelişmiş ülkelerde 'Kirleten öder' ilkesi işletmelere, zorunlu olarak  çevre koruma sorumluluğunu yüklerken, körfezimizde ruhsat ve işletim belgelerini aldıkları kurumlarca denetlenmeleri gereken işletmelere, yasalara rağmen yaptırım uygulanmaması kabul edilemez.

Mavi bayrak kriterlerine göre, yüzme suyu kalitesinin bozulmaması için 'Sanayi ve kanalizasyon atıkları plaj alanını etkilememeli' dir.

Mevcut hali ile denize dökülmekte olan derelerde deniz suyu kalitesini etkileyecek birden çok kirleticinin olduğu, bu kirliliğin mavi bayrak kriterlerini olumsuz etkilediği, deniz ekosistemini bozduğu,  insan ve çevre sağlığını tehdit ettiği belirlenmiş ve bu durum bir çok resmi  kurum tarafından rapor edilmiştir. Farklı dönemlerde mecliste bölge milletvekillerince Havran Deresi ile ilgili soru önergesi verilmiş, bizler de BURÇEP olarak  'Temiz Deniz, Temiz Körfez' konulu imza kampanyasında topladığımız 5500 imzayı ilgili kurumlara iletmiş, ayrıca Cumhuriyet Savcılığına sorumluluğu olan kurumlarla ilgili, suç duyurusunda bulunmuştuk.

Biliyoruz ki; Kirliliğin kaynağına inilmedikçe ve yaptırım olmadıkça bu döngü devam edecektir.

Körfezdeki tüm arıtma tesisleri atıklarını, ileri arıtma yaparak denize deşarj etmelidir. Tek başına biyolojik arıtma ya da tek başına kimyasal arıtma yeterli değildir. Çukur havzası nedeniyle 'Hassas' kategoride olan Edremit Körfezi, yakın bir gelecekte 'Girilemez' konumda bir denize dönüştürecektir.

Dolayısıyla, arıtıldığı iddia edilen, aslında sadece seyreltilen atık suların, bir çoğu eskimeden dolayı kırılmış kanallar vasıtasıyla, sahillerden belirli derinlik ve mesafede denize boşaltılmasıyla gerçekleşen derin deniz deşarjı, Edremit Körfezi için doğru bir seçenek değildir.

Derelerimizin ve denizlerimizin kirliliğinin önlenmesi için işletmeler mutlaka denetlenmeli, kirletenler uyarılmalı, uyarılara rağmen kirletmeye devam edenler hakkında yasal işlem başlatılmalıdır.

Denetimleri kendi sorumluluklarında olan kurumlar, eşgüdümlü olarak çalışmalı, vatandaşın, insan sağlığına ve çevreye dair yıllardır süren ısrarlı ve kaygılı talepleri, artık dikkate alınmalıdır.

Burada bir sözümüz de yerel yönetimlere;

-Küresel iklim değişikliğinin bu kadar gündemde olduğu bir dönemde yerel yönetimlerin, mutlaka su ve iklim değişikliği politikaları olmalıdır.

-Dereleriyle, sulak alanlarıyla, yeraltı akiferleriyle, ekosistemin su döngüsü mutlaka korunmalı, çevresel alt yapı projeleri üretilmeli, su master planları yapılmalıdır. Yapılan çalışmalardan çıkan sonuçlar yerine getirilmesi ve Burhaniye'de sağlıklı içilecek su için mutlaka arıtma tesisinin yapılması konusunda BASKİ'yi,

Başta sağlıklı içme suyu temini ve derelerimizin, denizlerimizin temiz kalması gibi çok ciddi halk sağlığı sorunlarının takipçisi olmaları için, ilçe belediyelerini göreve davet ediyoruz.

Edremit Körfezi'nde hemen herkesin gördüğü, duyduğu ve bildiği bir gerçek olan derelerimizin ve denizimizin ve dolayısıyla körfezimizin kirliliğini görünür kılmak, insan eliyle ekokırım suçu işleyenlere engel olmak ve yaptırım uygulanmasını istemek için,

Sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahip çıkmak için mücadelemizi hep birlikte sürdürmeye devam edeceğiz. Burhaniye ve Edremit Çevre Örgütlerinin ve yine Burhaniye ve Edremit Siteler Birliklerinin ortak sorunda, çözüm odaklı bir araya gelmeleri çok önemli ve çok değerli.

Bugün burada sesimizi yükselttik. 15 Ağustos'ta saat 19.00 da Edremit Siteler Birliği Derneği'nin organizasyonuyla Güre Cumhuriyet Meydanı'nda birlikte olacağız ve dayanışmayla sesimizi daha güçlü kılacağız.

16-20 Ağustos tarihleri arasında yapılacak 33.cü Burhaniye Ören Kültür ve Sanat Festivali'nde Burhaniye Çevre Platformu olarak 'SU' konulu stand açacağız. İçme suyumuzun iyileştirilmesine yönelik açacağımız imza kampanyasına ve dere/ deniz kirliliği ile ilgili çalışmalarımıza desteğiniz bizim için çok önemli.'

Haber Merkezi

Bakmadan Geçme